Tamamı Türk yapımı online strateji oyunu. Güneşteki büyük bir patlama sonrası dünyamızda yaşanan olaylar hakkında bilimkurgu fantastik ve ücretsiz bir oyun. Arkadaşlarınla iş birliği yaparak çiftliğini geliştirecek ve üretim zinciriyle bir çok ürün üreteceksin. İyi bir kaynak yönetimiyle çiftliğinde bir çok yeni oyuncunun çalışmasını sağlayacaksın.

2012 Öncesi ve Sonrası:



Dünyamızın Çağrısı

Yıllar önce, birçok bilim adamı dünyamızda yaşanan kozmik ve global değişimlerin nedenlerini araştırmaya başlamıştı. Yapılan araştırmalar gösterdi ki; dünyamız kendini iyileştirme, yenileme, daha iyi bir varoluş haline erişme ihtiyacı duyuyordu. Bu, olumsuz düşüncelerimiz ve zehirli maddelerin yarattığı kirliliğe karşı dünyamızın verdiği bir tepkiydi. Dünyamızın bu çağrısının sonucu olarak bir foton kuşağının sistemimize yaklaşmaya başladığını ve bir manyetik kıyamete doğru sürüklendiğimizi fark ettik.

Manyetik Kıyamet, 1962 yılında güneş sistemimize foton kuşağının girmesiyle kendini göstermeye başladı. Bundan en çok etkilenen, hiç şüphesiz, güneşimizdi. Güneşimizde gerçekleşen güneş patlamaları ve manyetik değişimler, diğer bütün gezegenleri de değişikliklere uğratıyordu. Bir süre sonra bu etki, dünya yaşamımızı tehlikeye sokacaktı. Bilim adamları olarak bizler, söz konusu etkileri ne kadar azaltabiliriz diye düşünmeye başladık ve birlikte çalışmaya karar vererek Federasyon’u kurduk. Çalışmalarımız sonucu görüldü ki, dünyamız 2012 yılının sonlarına doğru bir Manyetik Kıyamet yaşayacak...

Kıyametle birlikte dünyamızda birçok değişiklikler olacaktı. Olası en muhtemel değişimler tespit edildi. Bu değişimler üzerine geçici bir yaşam sistemi geliştirmeye başladık. Çünkü Manyetik Kıyamet’ten sonra ortada siyasi ya da askeri, her türlü sosyal sistem işlemez olacaktı. 2012’den sonrasına yepyeni bir yaşam düzeniyle hazır olmalıydık.

Çalışmalarımızı gizlilikle sürdürüyorduk; ancak yaklaşmakta olanın ciddiyeti, düşüncelerimizi dünya kamuoyuyla paylaşmamızı zorunlu kıldı. Çünkü acilen bir şeyler yapılmalıydı. Foton Kuşağı’na girdiğimizi, yakında bir Manyetik Kıyamet yaşayacağımızı tüm gerekçeleriyle insanlara açıkladık. Sesimiz önceleri çok cılızdı. O yüzden bizi dinleyenler, konuyu zaten bir şekilde bilenler oldu. Her şeye rağmen Dünyamız tepkisini gözle görülür bir şekilde ortaya koymaya devam ediyordu.

Çok uzun yıllardır kullanılan fosil yakıtlar (kömür, petrol ve doğal gaz) sera gazlarının açığa çıkmasına neden olmuştu. Ortaya çıkan karbondioksit, metan, kükürt, partikül maddeler, azotoksit, kurum ve kül ekosistemi bozdu. Sadece ekosistem değil, düşünme biçimleri de bu bozunmadan etkilendi. Doğa kirlendikçe zihinler kirlendi, zihinler kirlendikçe doğayı kirletti. Doğal döngünün devamı için gerekli olan ısı transferi, sera gazlarının, ısının bir kısmını atmosferde tutmasından dolayı gerçekleşemedi. Böylece küresel ısınma başladı ve iklim değişikliklerine yol açtı.

Yaşanan küresel değişiklikler Federasyon’a olan inancı kısmen artırdı. Çalışmalarımıza destek vermek ve katkıda bulunmak isteyen birçok gönüllü Federasyon’a müracaat etti. Böylece çalışmalar daha da hız kazandı. Hükümetler çalışmaları yakından takip ettilerse de ülkeleri için gereken önlemleri almayı kabul etmediler. Böylelikle gönüllüler kendi ülkelerinde Federasyon’a bağlı kendi birimlerini kurdular. Birimler, ülke sınırlarında, Federasyon’un belirlediği çalışmaları sürdürebilmek için uygun manyetik alanlarda Sektörler inşa etmeye başladılar. Kendi kendine yeten, ünite inşa edebilen, güvenliği sağlayabilen Sektörler, 2012’ye kadar tam donanımlı bir şekilde hazır olmalıydı. Federasyon’un açıklamalarının yanı sıra; kritik 2012 yılını kehanetlerle, ezoterik öğretilerle, dinsel metinlerle, eski ya da kadim geleneklerle, spiritüel yaklaşımlarla bağdaştıran ve bunlara inanan insanların düşünceleri popülerlik kazandı.

Örneğin; ekinoks ve gündönümü noktaları ile Samanyolu’nun güney göklerinde izlenen yıldızlar 23 Aralık 2012’de aynı hizaya gelecekti. 25.800 yılda bir gerçekleşen bu kesişme, 5 büyük Maya çağının toplamı olan 25.627 yıllık sürenin bitiş zamanıyla örtüşüyordu. Zaten Maya Takvimi de 21 Aralık 2012’de sona erecekti.

Bu düşünceyi destekleyen başka bir yaklaşım da Sümer tabletlerinde söz edildiği var sayılan Marduk gezegeninin 3661 yıllık dünyaya yaklaşış döngüsünün yine aynı döneme denk gelmesiydi. Bazı Asur ve Babil yazıtları da bu düşünceyi destekliyordu.

Hopi Kızılderilileri’nin 9 kehanetinin de gerçekleştiği ve dolayısıyla kıyamet zamanının geldiğine inananlar vardı. Kızılderililerin 13. Büyük Baktun Dönemi, 6 veya 24 Haziran 2011’de sona eriyordu.

Nostradamus’un dörtlüklerinden yola çıkarak 2012 yılında kıyamet yaşanacağını ileri sürenler de vardı. Büyük değişimlerin başlayacağı, sonrasında savaşların ve kaosun yaşanacağına dair betimlemeler yer almaktaydı.

Ayrıca dinsel ya da ezoterik düşünceye dayalı birçok heterodoks ya da ortodoks tarikat Mesih, Armagedon, tufan gibi beklentiler içindeydi. Örneğin Tevrat’ın şifresinden yola çıkarak ortaya atılmış Kabalistik bir inanca göre; 2005-2012 yılları arası, dünyanın yeni bir çağa geçişi öncesindeki kıyamet dönemini kapsamaktaydı. Birçok İslam öğretisi 12. İmam ya da Mehdi’nin geleceğine, Hristiyan kaynaklar da bunu doğrularcasına Deccal’in geleceğine inanıyordu. İsa’nın geri dönüşünün kaçınılmaz olduğu inancı yaygınlaşırken; özellikle Evanjelik düşünce, Orta Doğu’daki savaşların kaynağı olarak görüldü.

Çin efsanelerine göre de 2012 Ejderha yılı olacaktı. Büyük dönüşümlerin yaşanacağı öngörülüyordu.

Hint geleneğinde ise 2000’li yıllar Kali Yuga dönemiydi. Yine büyük felaketlerin ve değişimlerin dönemi olarak adlandırılıyordu.

New Age ya da spiritüel yaklaşımlar, insanlığın tekamül sürecinde bir bilinç sıçraması yaşadığını, 2012 sonrasında Altın Çağ’ın yaşanacağını öne sürüyordu. 5. Boyut farkındalığına geçeceğimiz, bu dönemin bir hasat dönemi olduğu, kozmik varlıkların bizlere kılavuzluk yaptıkları düşünülüyordu.

Yine aynı dönemlerde uzaylı varlıkların dünyamıza geleceği; Sirius, Pleiades, Andromeda gibi yıldız sistemlerinin geçiş döneminde bizlere yardım edeceklerini düşünenler de vardı. Bunların karşısında, gelecek olan uzaylı varlıkların negatif kutuplaşmış olabilecekleri ve dünyamızı bir çıkmaza iteceğini var sayanlar, yeraltı uygarlığı Agarta’nın da bu dönemde yeryüzüne çıkacağına inananlar da vardı.

2008 yılında Pluton Oğlak burcuna, 2010-2011 geçişinde Uranüs Koç burcuna, 2011-2012 arasında da Neptün Balık burcuna geçecekti. Astrologlara göre; bu gezegenlerin burç değiştirmeleri, bir takım değişikliklerin ve başlangıçların meydana geleceğini gösteriyordu.

Beklentiler farklı olsa da 2000 yılı eşiğiyle birlikte yeni bir döneme girdiğimiz ve pek yakında tüm dünyanın bu süreci yaşayacağı konusunda büyük bir çoğunluk mutabık kalmıştı.


2000 - 2012 Yılları Arasında Dünya

Isı dağılımının dengesizleşmesi, okyanus ve atmosfer dolaşımını bozdu. Böylece bölgesel hava şartlarında ani ve büyük ölçekli değişimler baş gösterdi. Karbondioksit oranı arttı, okyanuslar ısındı, buzullar eridi ve birçok buzul tabakası parçalandı. Deniz seviyesi yükseldi. Orman yangınları artarken, kuraklık dönemleri uzadı. Bu yüzden göller küçüldü, ırmaklar kurudu, barajlarda sular tükendi, artezyen suları derinlere doğru geri çekildi. Kışın sıcaklıklar artarken, ilkbahar erken, sonbahar ise geç gelir oldu. Sera etkisiyle bitkiler mevsimsiz çiçek açıyordu. Manyetik alan değişiklikleri kuşların göç haritasını ve göç zamanlarını, bazı hayvanların da yaşam alanlarını değiştirdi. Mercan resifleri ağardı, bazı hayvanların nesli tükenirken bazılarının da sayıları oldukça azaldı. Hastalıklar yayıldı, mikrobik ve virütik yeni hastalıklar ortaya çıktı.

2012 yılına yaklaşıldığında küresel yüzey sıcaklığı, 12000 yıl önceki noktasından hızla uzaklaşarak artmış durumdaydı. Güneşâ€™teki faaliyetler, radyo ve televizyon yayınlarında parazitlere, bazı elektronik aygıtların bozulmasına, elektrik şebekelerinin aşırı yüklenerek işlemez hale gelmesine, uyduların zarar görmesine yol açıyordu. Güneş lekelerindeki hareketlilik, güneş patlamalarının dereceleri, güneşin manyetik alanında, dolayısıyla dünyanın manyetik alanında da yoğun değişikliklerin olduğunu gösteriyordu.

Schumann Rezonansı’na göre, Dünya’nın "kalp atışı" 7.8 devir/saniye iken, bu frekans 12 devir/saniyeye ulaştı. Bu durum, 4000 yıl içinde dünyanın manyetik alan yoğunluğunun yarısını kaybetmesiyle paralellik taşıyordu. Manyetik alan kuvvetinin değişmesi, çok yakında manyetik kutupların tersine döneceğinin de habercisiydi. Bu, dünyanın dönüş hızını da etkiliyordu. Zaten çok daha önceleri yapılan bilimsel araştırmalardan, 170 milyon yıl içinde, 296 kere dünyamızın manyetik kutuplarının yer değiştirdiğini biliyorduk. Bu aynı zamanda öyle bir dönemdi ki, dünyamızın presesyon hareketinin 360 derecelik döngüsünün tamamlandığı günlerdi.

Zaman hızlandı, 24 saatlik zaman dilimi 16 saatten daha az yaşanmaya başladı. Dünya neredeyse duracaktı.

Bütün bunlar yaşanırken Federasyon boş durmadı tabii ki. 2012 sonrasında kurmayı düşündüğümüz sistemin işleyip işlemeyeceğini görebilmek için bir ’2012 Simülasyonu’ hazırlayıp olasılıkları, birçok kişinin katılımıyla test ettik.

Ayrıca Federasyon, manyetik değişimden mümkün olduğu kadar az etkilenmemiz için bir Manyetik Bant’ın iyonosfere yerleştirilmesinin uygun olacağını düşündü. Bu konudaki çalışmalar da büyük bir titizlik ve gizlilik içinde sürdürüldü. Sonunda, 2012’ye kadar dünyamızın çevresine bir Manyetik Bant yerleştirmeyi başardık. Bunu, yeryüzünün belli bölgelerine kurduğumuz ünitelerden yaydığımız dalgalarla gerçekleştirdik. Bu noktalardan yayılan dalgalar, iyonosferde Manyetik Bant’ın örülmesini sağladı.

Manyetik Bant, foton kuşağının etkisiyle güneş sistemimizde gerçekleşen kozmik etkilerden bizi koruyor. Ancak iyonosferdeki bandın sayesinde uzayla bütün bağlantımız kesilmiş durumda.

Manyetik Kıyamet’le birlikte birçok teknoloji bir daha işlemez oldu. Federasyon bütün bunlara hazırlıklıydı. Sürdürülebilir ve yenilenebilir yeni enerji teknolojilerini geliştirmemiz gerekiyordu. Federasyon olarak, manyetik kıyamet yaşanmadan önce bu enerjiler üzerinde zaten çalışıyorduk. Yeni teknolojiler geliştirdik ve daha sonra geliştirilecek teknolojilere de zemin hazırladık.

Bu çalışmalarımız kuantum, foton, siklon ve kristaller üzerineydi. Manyetik Bant’ın geliştirilmesi de bu çalışmalar sırasında sürdürüldü. Manyetik Bant’ın yerleştirilmesinde, büyük fay hatlarından açığa çıkan dünyanın çekirdeğindeki erimiş devasa demirin yaydığı manyetik alanı kullanıp yönlendirme konusunda bir hayli yol katettik.

Kuantum çalışmalarında ise, düşüncelerimizin yaşamımızı ve doğayı nasıl etkilediği üzerine ciddi veriler elde ettik. Her şeyin temelinde insan düşüncesinin yattığı konusunda hiçbir şüphemiz kalmadı.

Kristaller, foton ve siklon üzerine yaptığımız çalışmalar ise, 2012’den sonraki yeni dünyanın teknolojik alt yapısını oluşturacak çalışmaları kapsıyordu.




2012 ve Sonrası

2012 yılı geldi. Doğal felaketler devam etti. Bazı bölgelerde özellikle şehir yaşamını derinden etkileyen yangınlar, depremler, seller, toprak kaymaları oldu.

21 Aralık 2012 günü Manyetik kutupların elektromanyetik yükleri tersine çevrildi ve Manyetik Takla yaşandı. Kutuplar yer değiştirdi; kuzey güney, güney de kuzey oldu, Güneş batıdan doğdu.

Elektromanyetik güç alanlarındaki değişiklikler, elektrikli alet ve motorlu araçları etkiledi; bilgisayar donanımlı bütün teknolojiler çöktü. Dünya karanlığa büründü.

22 Aralık 2012 sabahı şafak söktü ancak hava bir türlü açmadı. Bu durum insanların korku duygularını harekete geçirdi. Herkesi bir panik sardı. Gökyüzünün garip görüntüsü, insanların davranışlarına da yansıyordu. Devlet adamları ne yapacaklarını bilemediler. Bizimle temasa geçip Federasyon’un yardımını istediler. Gönüllülerden oluşan her ülkenin Federasyon Birimleri zaten hazırlıklıydı. Şehirlerde konuşlanmış Sektörler, insanlara yardım etmek için şehirlere ve kırsal alanlarda çalışmalara başladılar. İnsanlar tam bir karmaşanın eşiğindeydiler. Askeri birimler de Federasyon’la işbirliği yaparak güvenlik konusunda desteklerini esirgemedi.

23 Aralık 2012 günü hava hala karanlıktı. Foton enerjisi güneşin ışığını engellediğinden dolayı hava çok soğuktu. Yer yer açıklıklar olduğundan, küresel bir buzul etkisi yaşanmadı ama don tehlikesiyle karşı karşıya kalan şehirler de oldu. Foton enerjisi insanları hem biyolojik, hem psikolojik hem de zihinsel olarak etkiliyordu. Korku ve endişe içinde olan insanlar foton enerjisiyle dolup taştıklarında kendilerini kontrol edemediler. Ne yapacaklarını bilemediklerinden ve olanları anlayamadıklarından dolayı kriz ya da cinnet geçiriyorlardı. Sebepsiz öldürmeler, kavgalar, etrafa zarar vermeler, vandalizm, geçimsizlikler, soygunlar, yağmalar, darplar meydana geliyordu. Özellikle askeri cinnetler bazı şehirlerde bombaların patlamasına bile neden oluyordu. Bazı insanlar kendilerini huzurlu hissederken, bazıları da dehşet içindeydiler.

Hava hem karanlıktı hem de yıldızlar görünmüyordu. Bu böyle 6 gün sürdü. Yedinci gün güneş tekrar göründüğünde, artık Manyetik Bant iyonosfere iyice yerleşmişti. Federasyon’a ait bölgeler ve Federasyon’un önceden kurduğu Çiftlikler Manyetik Bant sayesinde manyetik kirlilikten, radyasyondan, doğal afetlerden daha az etkileniyordu. Gönüllülerin kurtardığı insanlar bu güvenli bölgelerde korunma altına alındılar.

Federasyon, koruma altına alınmış bölgelerdeki insanların her türlü ihtiyacını karşılayabilecek durumdaydı. Federasyon’un Kırsal alanda kurduğu Sektörlerin koruma alanlarına yerleşen insanlar sonraki günlerde yaşananları göremediler. Manyetik depremin ve Foton enerjisinin yoğun etkisi bir yıl boyunca artçı şoklarla devam etti. Tamamen suskunluğa bürünen Şehirleri ağır kalıntılardan temizlemek 6 yıl kadar sürdü. Bazı şehirler tamamen kapatıldı.




2020

Günümüzde artık şehirler birer harabeye dönmüş durumda. Bazı şehirlere hiç girilmiyor. Girilebilen şehirlerdeki kalıntılar hala manyetik kirliliğin etkisi altında. Ancak Federasyon’un geliştirdiği giysi ve ilaçlarla şehirde artık dolaşılabilirsin. Yine de şehirler, yaşamak için güvenli yerler değil. Uzun süre şehirde kalmak hastalıklara, ölümlere neden olabilir. Ama yine de şehirlerin bazı yerleri daha steril bir hale getirilip pazar yeri olarak kullanılıyor. Pazar yerinin farklı mekanlarında Tacirler Kulübü gibi toplanma yerleri ya da Karaborsa ortamları da oluşturulmuş durumda.

Sektörlerdeki koruma alanlarında geçirdiğin 8 yıl boyunca Çiftlik yaşamı ve dünyanın yeni koşulları konusunda yeterince bilgi sahibi oldun. Şimdi kendi Çiftliğine yerleştin. Özellikle Kırsal alanlarda yeni bir yaşamı var etmek üzere hep birlikte çalışıyoruz. Yeni yaşamın kurulmasında sen de bir şeyler yaparak katkıda bulunmak durumundasın. Bunu nasıl yapacağına da kendin karar vereceksin.

Hem dünya hem de biz bu yeni frekanslara ve yeni düzene uyumlanma sürecini yaşıyoruz. Federasyon olarak, yaşanan kozmik ve global değişikliklerden seni koruduk ve gözettik. Bedenini toksik maddelerden arındırdık. Artık yeni bir dünyayı kurmak üzere işe koyulmanın zamanı geldi. Amacımız yepyeni bir uygarlık, daha huzurlu ve temiz bir dünya yaratmak. Bunu hep birlikte başaracağız. Dünyamızı kirleten bizler, şimdi de temizlemesini öğreniyoruz.

Bu yıkımın tekrar yaşanmaması için yeni enerji sistemlerinin uygulanması, yeni yaşam alanlarımızın bu yeni enerji sistemlerine uyumlanması şart. Yoksa Manyetik Bant kaldırıldıktan sonra belki de dünyamız devinimine, biz insanlar olmadan devam edecek.

Yeni enerji sistemleri, sürdürülebilir ve kaynaklarının yenilenebilir olması esasına dayanıyor. Yenilenebilir enerji, doğanın kendi sirkülasyonu içinde, bir sonraki gün aynı şekilde var olabilen enerji kaynağıdır. Hem yenilenebilir hem de temiz enerji kaynakları doğada bulunuyor. Ayrıca Foton Kuşağı’nın etkisiyle de ruhsal, zihinsel ve fiziksel olarak bu enerjileri kullanma inisiyatifi bizim elimizde. Bu kaynakları kullanarak oluşturmaya başladığımız yeni dünya, bizim kurduğumuz bir dünya olacaktır.

Foton Kuşağı’nın dünyamıza olan etkisi aslında sadece küresel felaketlerden ibaret değildir. Dünyamız, geçirdiği bu değişimle birlikte, bizlere de yeni yaşam olanakları sunuyor. Foton enerjisinin bu olanaklarını nasıl değerlendireceğimiz üzerine çalışmalarımız hala devam ediyor. Manyetik Bant’ın kaldırılmasından sonra söz konusu yeni enerji potansiyellerini kullanma şansına sahip olacağımızı düşünüyoruz. Ancak o gün gelene dek yapacak birçok işimiz var.

Foton Kuşağı, dünyanın kendisini onarmasına olanak verecek ortamı yaratmıştır. Aynı olanak biz insanlara da sunulmuştur. İçindeki sesi dinle! Gereksinimlerini ve çevre koşullarını belirle. Kendi Yaşam Alanı’nı oluştur. Federasyon, niyetin ne olursa olsun, her zaman senin yanındadır.

FEDERASYON





Schumann Rezonansı         Hikaye         Foton Sözlüğü         Kütüphane